Cumartesi, Şubat 08, 2014

Beyaz Lale

      Karanlığın içinde,  koşar adımlarının sesi, yağan yağmurun yere sertçe düşen su damlacıklarının sesine karışıyordu. Nefes nefese duvara sırtını dayadı. Soluklanmak için vaktim var mı diye düşündü. Dar sokağın iki tarafına hızlıca baktı. Takip etmiyorlar diye düşündü. Rahatladı. Öne doğru eğildi , içindekileri çıkardı. Ağzını,  elinin tersi ile sildi. Yağmur suları ile karışan gözyaşlarını silmeye çalışmadı bile. Ayağa kalktı. Kafasını gökyüzüne kaldırdı , rahatça nefes almaya çalıştı. Ona ağlarcasına yağan yağmura aldırış etmeden dar sokakta yürümeye başladı. Kalp atışları normale dönüyordu. Sokağın sonuna geldiğinde, karanlıkta gördüğü belli belirsiz ışığın nerden geldiğini bir an bulmaya çalıştı. Karşı sokakta , küçük , tek katlı evin,  kırık dökük ahşap kapısının üstünde tavana tutturulmuş sarkık ampulün sağa sola sallanışını bir süre izledi. Belki bu sefer biri kapıyı açar diye düşündü. Hızlandı, dar sokaktan çıkarken, rüzgarla beraber yüzüne çarpan sert su damlaları yüzünü acıttı. En azından bu acı geçer diye söylendi kendi kendine. Eve yaklaştı. Boyaları dökülmüş duvarlar üzerinde , sallanan ampulün ışığı dalgalanıyordu. Kapıya uzandı vurmak için. Elini değdirdiğinde kapının açık olduğunu fark etti. Arkasına baktı. Kimse yoktu.Pencere olsaydı bakardım içeriye dedi sanki yanında biri varmış gibi yüksek sesle. Kapıyı araladı ve içeri girdi. Pis rutubet kokusu genzini acıttı, gözlerini karanlığa alıştırmaya çalıştı. Işığın yerini biliyormuş gibi sağa doğru uzattı elini. Işığı yaktı. Işıktan rahatsız olan gözlerini kısarak içeriyi hızlıca kolaçan etti. Yerde eski bir halı , sağ duvara dayanmış kırık bir yatak , odanın öteki ucunda eski bir sandalye , karşı duvarda musluğundan garip sesler çıkaran ufak bir lavabo, altta yanında kirli oldukları uzaktan da belli olan , yere saçılmış mutfak malzemeleri kötü görüntüyü daha da kötü gösteriyordu. Tek odalı bu ev sıcak geldi bir an ona. Tuvaleti olsaydı diye düşündü. Gitti eski sandalyenin üstüne oturdu. Kafasını ellerinin arasına aldı. Hiç bu kadar çaresiz ve yalnız olmamıştı. Sevdim dedi ince dudaklarının arasından, sevdim... 18 yaşında , kızıl kısa saçları , yeşil yeşil parlayan gözleri, düzgün burun ve yuvarlak çenesi ile bütünleşen güzel yüzünün yanaklarından akan gözyaşlarını sildi bu sefer. Çelimsiz sayılacak vücudu hıçkırıklarına ayak uydururcasına sarsılıyordu. İçindeki tüm korkuyu , tüm sevgiyi atarcasına ağladı. Nefesi daraldığında yeter dedi yeter. Hak etmedim böyle olmayı hak etmedim, sesini sadece kendisi duyuyordu .Oysa ki o sevdiğine güvenmiş, hiç yalnız kalmayacağını zannetmişti. Şimdi ise küçük, darmadağın , bu eski ev onun saklandığı son yerdi belki de.

      Dışarda yağmur azalmış, rüzgar dinmeye yüz tutmuştu. Ne kadar zamandır orada olduğunu hatırlamaya çalışırken elini boynuna götürdü. Boynumun iki tarafında ki parmak izlerinin morluğu geçti mi ? diye düşündü. Sonra eli boynunda  kaldı bir iki saniye. Kırmızı üstüne , küçük beyaz lale çiçeklerinden motifli fuları yoktu. Sevgilisi ilk buluşmalarında hediye etmişti ona  Lale demişti. İsmini yansıtan o fuları verirken. Lale , seni çok seviyorum . O gece gizlice ilk buluşmaları sonun başlangıcıydı aslında. Hızlıca kalktı , eski sandalyenin yere düşmesini önemsemedi. Kapıya adım attığında,  gürültü ile açılan kapının duvara sertçe vuruşu yüreğini hoplattı. Kapının eşiğinde beliren siluetin o olmasını içinden geçirdi. Öfkeli ve kin dolu o ses onu kendine getirdi. Abi dedi kısık titrek sesle, abi. Lalenin abisi kapıdan içeri girdiğinde sağ elini kaldırdı. Tavandan sarkan lambanın cılız ışığında Lale kafasını hafifçe kaldırıp abisinin eline baktı. Sevdiğinin ona verdiği kırmızı üzerine beyaz lale motifli fuları onun elindeydi. Bunu kapının önünde düşürmüşün dedi abisi alaycı bir şekilde. Lalede gülümsedi kırmızı olmuş teninde bir ışık parıltısı gibi.Ama korkudan veya sinirden  değildi gülümsemesi , bu kabusun biteceğinden emindi artık. Ona doğru gelirken , abisinin uzanan elinden düşen fularını takip etti gözleri ile yere kadar. Gözlerini kapadı sadece. Bağırmadan , çığlık atmadan öylece bekledi Lale...

'' Ülkemizde 2013 yılında 842 kadın cinayeti işlendi . Boşandığı eşi , kızgın sevgilisi , ailesi tarafından öldürülen, töreye kurban giden kadınlarımıza, kızlarımıza, yitip giden hayatlara  ...''

Alper PAMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder